•Alemin En Huysuz Forum Sitesi•
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


•Alemin En Huysuz Forum Sitesi•
 
AnasayfaPortalLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 İSTİKLAL MARŞI

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Mustafa 29
Co Admin
Co Admin
Mustafa 29


Ruh Hali : Aşık
Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 163
Yaş Yaş : 26
Memleket Memleket : Ankara

İSTİKLAL MARŞI Empty
MesajKonu: İSTİKLAL MARŞI   İSTİKLAL MARŞI I_icon_minitimePerş. Tem. 16, 2009 3:32 pm

İstiklal Marşı’nın yazıldığı dönemde Türk ordusu düşmanla savaş hâlindedir. Bu yüzden ordu ve millete cesaret vermek isteyen şair, şiirine ‘Korkma” kelimesiyle başlar. Bu, bir sesleniştir. Şair, Türk milletine sesleniyor.



İki türlü korku vardır: Adi korku ve asil korku. İlk korkuda ödleklik anlamı vardır. Ancak, korkmak her zaman ödü patlamak anlamında değildir. Çoğu zaman da asil bir duygudur, insanî bir endişedir. İnsanların kaybetmeyi göze alamayacakları değerleri vardır. Mesela, milletin başına bir şey gelir diye korkmak, istiklalin kaybedileceğinden endişe etmek, asil bir korkunun ifadesidir.



Şairin ‘Korkma” diye seslenmesi, asil bir endişenin, kaygının ifadesidir. Milletimiz istiklalini kaybetme korkusu içindedir. Şair, milletin endişe etmemesi gerektiğini; çünkü istiklalin kaybedilmeyeceğini söylüyor.



Birinci dizedeki şafak, güneş battıktan sonraki alaca karanlık zamanı anlatır. Şafağın bir anlamı da güneş doğmadan önceki alaca karanlıktır. İstiklal Marşı, sembolik olarak, iki şafak arasını anlatır. Akşamın şafağı Millî Mücadele’nin başlangıcı, sabahın şafağı ise bitişidir. Akşamın şafağından korkulur; çünkü arkasında karanlık bir gece vardır. Ancak, her gecenin bir sabahı olduğuna göre, içinde bulunulan karanlığın uzun süreceğini sanarak korkuya kapılmamalıdır. Biraz sonra şafak sökecek ve karanlık son bulacaktır. Bu benzetme şairin, Türk milletinin, bağımsızlığına çok kısa sürede kavuşacağı hakkındaki kesin inancını ortaya koyar.



Birinci dizede yüzmek, dalgalanmak manasındadır. Şafağın rengi kırmızıdır. Al sancak ise Türk milletinin sembolüdür. Türk bayrağının al rengi şairde bir alev izlenimi uyandırmıştır. Bu alev ’sönmez’. Zira onun çıktığı kaynak, her Türk ailesinin evinde yanan ocaktır.



Ocak, ateşin yandığı yerdir; sonradan ev anlamını kazanmıştır. Ocakta ateşin yanıyor olması canlılığa işarettir. Yurdun üstünde tüten en son ocak kaldıkça, bu bayrağın alevi bu şafaklarda dalgalanacaktır; milletimiz istiklalini kaybetmeyecektir. Yeter ki o ocak tütmeye devam etsin. Şair bu benzetmeyle ‘bayrak’ ile ‘millet’ arasındaki bağlantıyı ifade ediyor. İkinci dize, aynı zamanda, ‘Son fert olarak kalsan bile bayrağı indirtmemek için, istiklali kaybetmemek için mücadele edeceksin.’ demektir.



Üçüncü dizede şair bayrağımızdaki yıldız ile gökteki yıldızı birleştirir. Gökteki yıldıza kimsenin eli dokunamayacağı gibi, ‘Türk milletinin yıldızı’ olan bayrağa da kimse el süremez. Ayrıca; yıldız, beyazdır ve gece parlar. Millî Mücadele gece ise bayrağımızın yıldızı o gecede parlayacaktır. Yıldızın parlaması bir ışıktır. Işık, karanlıkta ümidi ifade eder.

Yıldız kelimesi aynı zamanda kader, talih manalarına da gelir. Bayrak milletin kaderini, talihini temsil eder. O parlıyorsa, millet de aydınlık günlerini yaşamaktadır. Onun sonu, milletin sonudur. Şair üçüncü dizeyle Türk milletinin ve istiklalimizin sembolü bayrağımızın kesin olarak sonsuza kadar yaşayacağını ve dalgalanacağını belirtir. Bundan zerre kadar şüphesi yoktur. Şairin bu hayallerle belirtmek istediği Türk milletinin ölmezliği fikridir. O, ordu ve millete ‘Korkma” derken böyle bir inanca dayanır. Millî Mücadele’nin zafere ulaşması işte bu sarsılmaz imanın sonucudur.



Dördüncü dizede muhteşem bir bencillik ve sahiplenme duygusu vardır. Buradaki bencillik gereklidir. Çünkü, bencilce muhafaza etmek zorunda olduğumuz değerlerimiz vardır. Bayrağımızı ve istiklalimizi işte böyle bir bencillikle muhafaza etmeliyiz.


Çatma kurban olayım çehreni, ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül, ne bu şiddet, bu celâl
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin, istiklâl!




Şair hilale, yani Türk bayrağına hitap ediyor. Edebiyatımızda sevgilinin kaşı hilale benzetilir. Bayrak nazlı bir sevgili gibi kabul ediliyor. Bayrak sevgilinin yüzüdür, hilal ise kaşı. Bayrak, bütün bir milletin sevgilisidir. Çehre, yüz demektir ve kullanımı yerindedir. Çünkü, yaratılmışlar içinde ruh hâli çehresine yansıyan tek varlık insandır.



Sevgilinin kaşlarını çatışı nasıl âşığı elemlere sürüklerse istiklalin tehlikede olması da milleti elemlere sürükler. Çehresi çatık olan aslında millettir. Milletin çehresi istiklal tehlikede olduğu için çatıktır. Şair, milletin istiklalini kaybetmemesi için canını vereceğini söylüyor.



İkinci dizede şair, ırkının kahraman olduğunu belirterek milletiyle ve milliyetiyle övünüyor. Vatanın timsali olan sevgiliye (hilale) gülmesi için yalvarır. Bayrağın kahraman ırkımıza gülmesi demek, istiklalin kaybedilmemesi demektir. Bayrak gülmediği, yani istiklal tehlikede olduğu için şiddet ve celâl vardır. Bayrak kahraman Türk ırkına gülmediği takdirde, bu millet onun uğruna döktüğü kanları kendisine helâl etmeyecektir; çünkü bayrak, rengini bu al kanlardan almıştır. Dolayısıyla Türk milletine borçludur.



Son dizede ‘Hak’ kelimesi iki manada kullanılmıştır. Birinci manaya göre Hak, Tanrı manasına gelir. Müslüman olan Türkler ona taparlar. Hak kelimesinin diğer manası adaletle ilgilidir. Hak aynı zamanda yapılan bir iş, fedakârlık veya durum karşılığı alınması gereken paydır. Şair bu beyitte istiklal kavramı ile Hak (Tanrı ve adalet) kavramı arasında münasebet kurmaktadır. Milletler yüksek kıymetlere inandıkları ve bağlı bulundukları takdirde istiklale hak kazanırlar. Hakk’a tapan bu millet istiklali hak etmiştir.


Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.


Bu kıtada ‘hürriyet’ kavramı söz konusudur. Burada şair ‘ben’ kelimesini kullanmakla beraber kastolunan Türk milletidir. Şair, burada Tür milletini konuşturmaktadır. Ezel, öncesi olmayan zamandır. Türk milleti ezelden beri hür yaşamış ve hür yaşamaya alışmıştır. Ona zincir vurulamaz.



Zincir vurmak, esir etmek manasındadır. Bizi esir etmek isteyenler çılgın olarak nitelendiriliyor. Ayrıca, Batılılar Kuva-yı Milliyeciler için ‘çılgın’ kelimesini kullanıyorlar. Çünkü, istiklal mücadelemizin başarıya ulaşmasını mümkün görmüyorlar. Şair, asıl çılgının onlar olduğunu demeye getiriyor. Asıl onlar olmayacak işe giriştikleri için, ezelden beri hür yaşamış Türk milletine zincir vurmak istedikleri için çılgındırlar.



Üçüncü dizede Millî Mücadele bir sele benzetiliyor. Fizik kurallarına göre suyu sıkıştırmak ve esir etmek mümkün değildir. Sıkıştırılamadığı için bent yapılır. O durumda da su, bendi ya yıkar ya da üstünden aşar. Bent esaret anlamına; kükremiş sel gibi olmak da esareti kabul etmemek anlamına gelir.



Ezelden beri hür yaşamış Türk milleti, esir edilmek istendiği takdirde kükremiş sel gibi, bendini çiğneyerek aşacaktır. Dağları yırtacak, okyanuslara sığmayarak taşacaktır. Hürriyetin başlıca özelliği sınır tanımamaktır. Hür yaşamak Türk milletinin karakteristik bir özelliğidir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MecHuL
Kurucu
Kurucu
MecHuL


Ruh Hali : Huysuz
Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 353
Yaş Yaş : 27
Memleket Memleket : Bir Kızın Kalbinden

İSTİKLAL MARŞI Empty
MesajKonu: Geri: İSTİKLAL MARŞI   İSTİKLAL MARŞI I_icon_minitimeSalı Tem. 28, 2009 1:59 pm

Teşekkürler
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://huysuzmekan.eniyiforum.net
 
İSTİKLAL MARŞI
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İstiklal Marşı ve Anlamı
» İSTİKLAL MARŞI'NIN DEVAMI

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
•Alemin En Huysuz Forum Sitesi• :: GENEL KÜLTÜR,SAĞLIK,HABERLER,V.S :: Edebiyat-
Buraya geçin: